|
|
TEMMUZ 2025
|

Varlık Online Satış |
|
Çizgiyorum – Özge Ekmekçioğlu |
Sayfa:2 |
|
|
|
İfşa Korkusundan Aleniyet Arzusuna Gözetim ve Onay Kültürü – Hüseyin Köse |
Sayfa:4 |
Hüseyin Köse, “İfşa Korkusundan Aleniyet Arzusuna Gözetim ve Onay Kültürü” başlıklı yazısında gözetim olgusunun geçirdiği tarihsel evrimi Bauman ve Lyon’dan Baudrillard ve Niedzviecki’ye uzanan geniş bir teorik çerçevede inceliyor. “Gözetimin diyalektiğinin, mahremiyetin gizliliğine karşı duyulan tedirgin edici arzudan dikizlemeye ve onay kültürüne, güvenlikçi politikalardan bireysel hak ve özgürlüklerin kasıtlı ihmali veya gaspına, görmezden gelinme korkusundan gözden kaybolmanın imkânsızlığına kadar” “birçok hayati tartışma durağı” içerdiğini vurguluyor ve “dijital medya uygarlığı çağının insanı, artık kendi ideal ve ironik imgesine gözden kaybolmayı bir türlü başaramadığı ölçüde erişiyor,” diyor. |
|
|
Görünürlük Hapishanesi ve Gözetleyen Büyük Öteki – Merve Zeynep Sarıbek |
Sayfa:12 |
Merve Zeynep Sarıbek, “Görünürlük Hapishanesi ve Gözetleyen Büyük Öteki” başlıklı yazısında sosyal ağların başlangıçta vaat ettiği özgürlükçü ve demokratik yapının aksine zamanla gözetim kapitalizminin hizmetine girerek bireyin yaşamını nasıl belirlediğine dair eleştirel bir tartışma sunuyor. Foucault’nun panoptikon modeli, Lacan’ın “Büyük Öteki” kavramı ve Zuboff’un gözetim kapitalizmi teorisi bağlamında meseleye yaklaşarak, dijital alanda bireyin hem gözetleyen hem gözetlenen bir özneye, makro iktidarın temsilcisi bir mikro iktidar dönüştüğünü söylüyor. |
|
|
Gözetimin Queer Teorisi: Normların Ötesinde İzleme ve İzlenme Pratikleri – Tuba Pırlant Yılmaz |
Sayfa:18 |
Tuba Pırlant Yılmaz, “Gözetimin Queer Teorisi: Normların Ötesinde İzleme ve İzlenme Pratikleri” başlıklı yazısında dijital gözetim teknolojilerinin toplumsal cinsiyet normları üzerindeki etkisini queer teori perspektifinden inceliyor. Foucault’nun gözetim kavramıyla Butler ve Halberstam’ın queer teorilerini birleştirerek, algoritmaların ve izleme pratiklerinin heteronormatif düzeni nasıl yeniden ürettiğini, gözetim teknolojilerinin kimlik sınıflandırma süreçlerindeki rolünü ve normatif olmayan kimlikler için direniş alanları yaratma potansiyelini sorguluyor. |
|
|
2025 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri – Varlık |
Sayfa:26 |
Varlık dergisi olarak 1933’ten günümüze özenle sürdürdüğümüz ‘edebiyatımıza yeni değerler kazandırma’ çabası, 92. yılımızda da edebiyatseverleri yeni imzalarla buluşturuyor.
Şiir dalında Zeynep Uzunbay, Nilay Özer, Seyyidhan Kömürcü, Ali Özgür Özkarcı ve Mehmet Erte’den oluşan şiir seçici kurulu yaptığı değerlendirme sonucu oy çokluğuyla ödülü Bilgehan Tuğrul’un “Aşk Şiirlerinin Unutulmaz Yönetmeni” adlı dosyasına verdi; Gül Ebrar Ataş’ın “İlkah” ve Merve Gülçin Koçakoğlu’nun “tekrar-sandıkları” adlı dosyalarını ise ‘dikkate değer’ buldu.
Öykü dalında Nursel Duruel, Kerem Işık, Nil Sakman, Selçuk Orhan ve Birgül Oğuz’dan oluşan öykü seçici kurulu, oy çokluğuyla ödülü Levni Hakan Şahin’in “Sen Hiç Merak Etme” adlı dosyasına verdi; Elif Yeşilkaya’nın “Böyle Şeyler Beni” adlı dosyasını ise ‘dikkate değer’ buldu.
Ödül alan ve dikkate değer bulunan isimleri kutluyor, söyleşi, şiir ve öykülerini Temmuz sayımızda yayımlıyoruz.
|
|
|
Bilgehan Tuğrul ile Söyleşi – Varlık |
Sayfa:27 |
“Gençliğe yaş değil yenilik olarak bakıyorum. Yeniliğe de toplumsal değil bireysel olarak.” |
|
|
Şiirler – Bilgehan Tuğrul |
Sayfa:32 |
|
|
|
Safiş (Şiir) – Gül Ebrar Ataş |
Sayfa:35 |
|
|
|
Şiirler – Merve Gülçin Koçakoğlu |
Sayfa:36 |
|
|
|
Levni Hakan Şahin ile Söyleşi – Varlık |
Sayfa:37 |
“Küçük, önemsiz görünen şeyleri ‘abartmayı’, trajedileri, mitleri, canavarları ve kahramanları küçümsemeyi seviyorum.” |
|
|
Hediye (Öykü) – Levni Hakan Şahin |
Sayfa:39 |
|
|
|
Gaste (Öykü) – Elif Yeşilkaya |
Sayfa:41 |
|
|
|
Thomas Bernhard Varyasyonları (II) – Zehra Betül Yazıcı |
Sayfa:44 |
“Bernhard, eserlerinde hep aynı çıkmazı anlatması sebebiyle eleştirilir. Cinsellik ve erotizm Bernhard’ın uzak durduğu konulardandır. Kadın düşmanı olarak bilinen Schopenhauer, Nietzsche gibi yazar ve düşünürlerden etkilendiğinden Bernhard’ı genellikle bir kadın düşmanı olarak etiketliyorlar, ama ben buna katılmıyorum. O aslında karşı cins ile yaşanacak cinselliğe önem vermeyen, ihtiyaç duymayan birisidir. Neden böyle olduğunu anlayabilmek için öncelikle yaşamöyküsüne kısaca bakmak gerekir.” |
|
|
Çağdaş Sanat: Jennifer İpekel ile Söyleşi – Fatma Berber |
Sayfa:49 |
“Evet, doğanın bir bilinci ve dili olduğuna inanıyorum ama bu dili insanlar henüz tam anlamıyla çözebilmiş değil. Belki de bu gizli dil, en iyi sanat aracılığıyla konuşuyor. Sanat, doğanın ruhunu sezmenin, ona tercüman olmanın yollarından biri olabilir.” |
|
|
Hayatı İdrak Teşebbüsleri: Yaralar ve Yamalar (20) – Murat Batmankaya |
Sayfa:52 |
“Hadley Richardson, kocası Ernest Hemingway’in 1920’lerde Paris’te yazdığı ve neredeyse tüm elyazmaları ile taslakların bulunduğu bavulu bir tren yolculuğu sırasında kaybeder. Hemingway yıkılır ve yıllarca bu olaydan söz etmez. Bavulda yazdığı hikâyelerin orijinalleri ve başka hiçbir yerde bulunmayan taslakları vardır ve rivayet edilir ki bu olay sonrasında Hemingway minimalizme yönelmiştir. Şimdi bunu bilsem ne olur, bilmesem ne olur! Düzelteyim: Eserlerine yaklaşımım değişir mi? Hatta: Değişmeli mi?” |
|
|
Paradoks (Şiir) – Levent Karataş |
Sayfa:57 |
|
|
|
Türkçe Günlükleri – Feyza Hepçilingirler |
Sayfa:58 |
“Dikkatimi çekmemişti. Şahin Demirtaş nerelerde kullanıldığını da belirterek bildirdi. ‘Ölüm yaşandı, hastalık yaşandı, kavga yaşandı, yangın yaşandı, tartışma yaşandı, sel yaşandı, kuraklık yaşandı, çatışma yaşandı, arıza yaşandı...’ Ne oldu da hiçbir şey olmuyor, çıkmıyor, gerçekleşmiyor hep yaşanıyor? Bir sözcüğe dadanınca hep o mu kullanılır? ‘Gerçekleşmek’ eylemine de böyle takılıp kalmıştı medya. Toplantıları, açılışları, açıklamaları, hatta trafik kazalarını yapmıyor gerçekleştiriyorlardı. Hâlâ öyle yapıyorlar. Bu arada ‘yapmak’ eylemini de olmayacak yerlerde kullanıp ‘Heyecanlandım’ yerine ‘Heyecan yaptım’ diyenler türedi.” |
|
|
Rüzgâr Odası – Yavuz Özdem |
Sayfa:60 |
Nihad Sâmi Banarlı, kelimelerin izdivacı ile birleşik kelimeleri kastetmiş. Bunu anlıyoruz. Bunun için izdivaç benzeşimi de yapılabilir; ama daha konuya girişin bile sorunlu olduğunu görüyoruz. Özellikle “Hangi kadın, hangi erkekle evlenmelidir? Elektronik beyinler, bir gün bunun da cevâbını verecek şekilde çalışırsa ikiz ruhlar yeryüzünde birbirini bulacaklardır. / O güzel gün gelip çatana kadar, bizce, üzüntüsüz bahse değer tek izdivaç, en güzelleri yine Türk Dili’nde görülen, kelimelerin izdivacı’dır” cümleleriyle çerçeve içine alınan mutlu, mesut izdivaçlarla (!) birleşik kelimeler bağıntısı hepten sorunludur. |
|
|
Hungaroloji Nasıl Anlatılır: Sevgi Can Yağcı Aksel ile Söyleşi – Mine Bican |
Sayfa:62 |
“Şimdi yapay zekâyı filoloji eğitimine nasıl uyarlayacağımızı tartıştığımız günleri yaşıyoruz. O yıllarda bize ‘yöndeşme’ kavramından söz edilse, ‘gündelik yaşamımız, sosyal ağlarımız her şey telefonlara sığacak’ dense herhalde buna inanmazdık. Bugün artık öğrenciler, alanla ilgili gereksinim duyabilecekleri hemen her şeye saniyeler içinde erişiyorlar. Bu açıdan muazzam şanslılar ancak işleri daha kolay demiyorum, farklı güçlüklerle sınanıyorlar. Sürekli çevrimiçi yaşamak hepimizin dahil olduğu günümüzün yeni yaşam koşulu. Gerçeklikle, gerçek yaşamla bağımızı sınırlandırıyor ve dönüştürüyor.” |
|
|
Fermente (Şiir) – Gülümser Çankaya |
Sayfa:66 |
|
|
|
Yeşil Panjurlu Pencereden Bir Görünüm, Güneş Batarken (Öykü) – Ceylan Yayla |
Sayfa:67 |
|
|
|
Metafizik (Şiir) – Emrah Pelvanoğlu |
Sayfa:69 |
|
|
|
Ayla Kutlu’nun Yapıtlarında Hatay – Abbas Bilgili |
Sayfa:70 |
“Yazarın Antakya doğumlu olması ve çocukluğunu orada geçirmesi öykü ve romanlarına ciddi biçimde yansımış görünüyor. Sırtını Habip Neccar Dağı’na yaslayan kentin en eski mahallelerinden bir olan Kantara Mahallesi’nde yoksulluğun kol gezdiği zamanlar. Dar sokaklar, avlulu evler.” |
|
|
Başka Biri (Öykü) – Yavuz Yavuzer |
Sayfa:76 |
|
|
|
Moi (Şiir) – Berat Korkmaz |
Sayfa:78 |
|
|
|
Ali Özgür Özkarcı’nın “Sonra Konuşuruz”unda Ben, Başka ve Travmanın İzleri – Engin Fırat |
Sayfa:79 |
“Şair, bilinçdışı ve bilinç kavşağında fizyolojik olarak güçten düşen, zihni ve ruhu dumura uğramış özneyi, yaratıcılıkla (şiirle) hayata döndürmeye çalışıyor. Bu, Thanatos ile Eros arasında arafta kalan özneyi arzu nesnesine uyandırıp sınırı, ölümlülüğü aşma çabası. Özkarcı; çöküşü, değersizleşmeyi ve illaki oluşu sadece şiir bilgisiyle değil psikoloji ve ontoloji gibi diğer disiplinlerle de ilişkilendirerek gösteriyor.” |
|
|
Şiirler – Zemzem Gül |
Sayfa:83 |
|
|
|
Dag Solstad’ın İronik Olmayan Anlatısı – Bülent Ayyıldız |
Sayfa:84 |
“Solstad’ın üçlemesi bir bütün olarak ele alındığında, varoluşsal çabanın beyhudeliğini değil, krizdeki benliğin incelikli dramını gösterir. İroni burada bir kötümserlik silahı değil, içsel yaşamın bir dilidir. Konuşulmayanı, karar verilmeyeni ve içten içe tartışılanı keşfetmek için bir araçtır ironi. Kurduğu yapıda yalnızca Albert Camus’nün absürdizmiyle değil, aynı zamanda ve belki de daha önemlisi, Søren Kierkegaard’ın umutsuzluk ve benliğin oluşumu kavramıyla şekillenmiştir. Bjørn Hansen absürt bir teslimiyetin sembolü değil, Kierkegaard’cı benlik dramında asılı kalmış bir karakterdir: estetik kopuş, etik başarısızlık ve içsel hesaplaşma olasılığı arasında sıkışmıştır.” |
|
|
Yeni Şiirler Arasında – Şeref Bilsel |
Sayfa:92 |
|
|
|
Bir Soru (Şiir) – Samet Cevher |
Sayfa:93 |
|
|
|
Yeni Öyküler Arasında – Jale Sancak |
Sayfa:95 |
|
|
|
Kapanmamış Kapı (Öykü) – Merve Şit |
Sayfa:97 |
|
|
|
Bir Temmuz Sabahı Düşündüğüm Şeyler (Şiir) – Ayşenur Andaç |
Sayfa:98 |
|
|
|
Kitaplar Arasında |
Sayfa:99 |
|
|
|
Tuğrul Tanyol ile “Geçmiş Uzak Bir Ülke” Üzerine Söyleşi – Şerif Mehmet Uğurlu |
Sayfa:99 |
“Birçok kereler kötü şiiri vasat şiire tercih ettiğimi söyledim, yazdım. Çünkü vasat her yerde iyi ve güzel olanı örter. Şiirle ilgili söylediğim yaşama da uyarlanabilir. Artık sonuna geldiğimiz söylenen bu küresel çağda, tüm dünyada vasatlık özendirildi.” |
|
|
“Saf - Suya Anlat” / İsmail Güzelsoy – Kahraman Çayırlı |
Sayfa:101 |
“Aslında ‘yeni’ değil ‘yeniden’ bir eser var karşımızda. Güzelsoy 2013 tarihli ‘Saf’ı hikâyesini ana hatlarıyla koruyup kurgusunu yenileyerek bir kez daha kaleme aldı. Sinemada ‘remake’lere alışkınız ancak edebiyatta bildiğim kadarıyla bu şekilde bir örnekle ilk kez karşılaşıyoruz.”
|
|
|
Barış Selim Uzun ile “Kuzey Odanın Canavarları” Üzerine Söyleşi – Uğur Ugan |
Sayfa:102 |
“Suçsuz olmanız pek bir şey ifade etmiyor, artık potansiyel olarak da suçsuz olmanız gerekiyor.” |
|
|
“Suçlu Doğmak” / Trevor Noah – Ali Bulunmaz |
Sayfa:104 |
“Kurumsallaşmış ırkçılık ve ayrımcılık içine bir ‘suçlu’ olarak doğan Noah, ırk karışımının affedilmediği bir dönemde melezliğiyle dikkat çekiyor. Siyah ve beyaz birlikteliğinin yasaklandığı bu ortamda yani 1980’lerde, Patricia, hem oğlunu korumak hem de var olan düzeni eleştirmek için isyan edip kadınlara çizilmiş sınırları elinin tersiyle itiyor.” |
|
|
O Gün İçin Bir Şemsiye” / Wilhelm Genazino – Hikmet Temel Akarsu |
Sayfa:105 |
“Genazino bilhassa içsel monologlarında bize Alman düşünce, duygu ve ruh dünyasının anahtarlarını sunuyor. Tekdüze gibi gözüken bezdirici anlatının satır aralarında çok güçlü edebî performanslar ve hatta yepyeni icat edilmiş edebî edim, kavram ve buluşlar yer alıyor. Konformist bir duygulanım içinde gözüken roman kahramanı bize çağdaş bireyin dramatik yalnızlığını ve ilişkilerdeki umarsız, mütereddit ve sendromlara gömük olmaktan mütevellit mecalsiz kalmış halini anlatıyor.” |
|
|
Başak Arslan ile “Sardunyalar Güneşe Bayılır” Üzerine Söyleşi – Çilem Dilber |
Sayfa:106 |
“Kitabım otobiyografik değil. Başka hayatların peşindeyim.” |
|
|
“Taşların Ardında: An ve Arşiv” / Tuğçe Diri – Hıdır Eligüzel |
Sayfa:108 |
“Diri’nin çalışmaları, yalnızca estetik bir yeniden üretim değil; kent belleği, yok oluş (bellek-kırım ve mekân-kırım), kültürel erozyon ve tarihsel süreklilik temalarıyla örülmüş bir hafıza politikası denemesidir. Bu kitabı ve bu türden çalışmaları deneme olarak nitelendirmemin nedeni tam da hafızanın sahiplerinin belirsiz ve sorumluluklarını alma konusunda da çekingen olmasıdır. Diri’nin frotaj gibi yüzeye dokunan teknikleri kullanması hem taktiksel hem de görsel olarak ‘izi’ öne çıkarır; bu da mekânın bir tanık olarak işlemesini sağlar. İzin ardından giderek faile ulaşma çabası tam da hafızanın sahipliğinin irdelendiğine yönelik güçlü bir kanıt sunar.” |
|
|
Enver Topaloğlu ile “Yaşadığım Çağa Blues” Üzerine Söyleşi – Turgay Kantürk |
Sayfa:110 |
“Şair, hayatın ve tarihin uzağında durma lüksüne sahip değil.” |
|
|
İktidar ve Hiyerarşiden Rahatsız Bir Kitap: “Yaşadığım Çağa Blues” – Engin Turgut |
Sayfa:112 |
“Vicdanı çıkarılmış bir çağa karşı kendine sürgün şiirler yazıyor Enver Topaloğlu! Direnmenin, yetimlerin, öksüzlerin, mültecilerin, sürgünde olanların, umutsuzların şiirini yazıyor. Fonda blues sesi, dilin kemik sesiyle yazıyor, fakat içini çeke çeke, lirik yazıyor.” |
|
|
|
|
|
|