VARLIK'IN ÖYKÜSÜ
1933- Genç Cumhuriyet'in Yaratıcı Soluğu: Varlık dergisi
Varlık dergisi, genç Cumhuriyet'in bir ülküsü olarak 1933 yılının 15 Temmuz'unda on beş günde bir yayımlanmak üzere Ankara'da yayın hayatına başlar. Henüz harf devrimi yapılalı beş yıl olmuştur. Okur-yazar kitlenin azlığı bir yana, çoğu insan Latin harfleriyle okumakta zorlanmaktadır. Varlık böyle bir atmosferde, tüm yokluklara rağmen, Nahit Sırrı Örik ve Sabri Esat Siyavuşgil'in teşvik ve destekleriyle Yaşar Nabi Nayır tarafından Cumhuriyet'in estirdiği iyimserlik ve inanç havasında kurulur.
Dergi, yayın hayatına başladığı ilk yıllardan itibaren telif eserler yanında tercüme eserlere de yer verir. Yaşar Nabi Nayır, bir dönem görev aldığı Hasan Âli Yücel idaresinde kurulan Tercüme Bürosu'nun Batı kültürünün eski-yeni kaynaklarını yayımlama kültür politikasını sürdürür.
Derginin bu ilk döneminde daha çok şiir ve hikâye türünde eserlere ağırlık verilir. Şiirde Cahit Sıtkı Tarancı, Behçet Necatigil, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Ahmet Muhip Dıranas, Ziya Osman Saba, Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday, Rıfat Ilgaz, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Külebi; hikâyede Sait Faik Abasıyanık, Sabahattin Ali, Halit Ziya Uşaklıgil dikkat çeken isimlerdir.
Cahit Sıtkı'nın "Gün Eksilmesin Penceremden", Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Ne İçindeyim Zamanın", Ahmet Muhip'in "Fahriye Abla" gibi edebiyatımızın seçkin şiirleri; Sabahattin Ali'nin "Kağnı", Halit Ziya'nın "Hepsinden Acı", Sait Faik'in "Semaver" adlı öyküleri hep bu dönemde yayımlanmıştır.
Bu ilk yıllarında dergide tiyatro oyunlarına da geniş yer verildiği görülür. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Vedat Nedim Tör, Necip Fazıl Kısakürek, Nahit Sırrı Örik, Cevdet Kudret Solok gibi yazarların piyesleri yayımlanır. Çehov gibi yazarların oyunları tercüme edilir.
1939- Varlık Kabuk Değiştiriyor
Garipçiler sahnede...
Varlık dergisi zamanla içeriği ve boyutları değişen bir dergi olmuştur. En köklü değişimlerden biri, derginin altıncı yılında, 132. sayıda gerçekleşir. İlk yılların "edebiyat ve sanat" ağırlıklı çehresi, dönemin ruhuna uygun olarak daha iktisadi, "İlmi ve Emek Mahsulü Tetkikler" yayınlayan, sosyal meselelere değinen bir boyut kazanır. "Türkiye'de Modern Ekonomik Sistemin Doğuşu", "Sümerlerde Ziraat ve Hayvancılık", "Gagauzlar" gibi başlıklar bu dönemin işlenen konuları arasındadır. Ayrıca "milliyetçi ve memleketçi" alt başlığı da bu dönemde kullanılır. Yaşanan ekonomik sıkıntılar on beş günde bir yayımlanan derginin ayda bir çıkmasına neden olur.
Sanatsal konular azalmakla birlikte Garip şiiri, Varlık dergisinde günyüzüne çıkar. İlk başlarda bir alay konusuna dönüşen bu yeni şiire eleştirilerden dergi de nasibini alır. Orhan Veli'nin tüm bu eleştirilere cevaben kaleme aldığı, Garip şiirinin de poetikası olarak kabul edilen yazılarını bu dönemde yayımlar. 15 Kasım 1939 tarihinde "Yeni Şiire Dair" başlığıyla bu yazılara yer verileceği duyurulur.
1940 – II. Dünya Savaşı Yılları
Varlık dergisi için bu yıl ikinci köklü değişime işaret eder. II. Dünya Savaşı'nın gölgesinde dergiyi yayınlama şartları her geçen gün zorlaşmaktadır. Yaşar Nabi'nin ikinci kez askere alınmasıyla birlikte bu zorluk katbekat artar. Ölen bir şeyin tekrar canlanmasının mümkün olmayacağı inancıyla dergi bütün eksikliklere rağmen çıkmaya devam eder. Posta yoluyla ulaşabildiği yazarların yazı kontrollerini kışladan yapan Yaşar Nabi Nayır, derginin teknik işlerini Türker Acaroğlu'na bırakmıştır.
1946- Yeni Konukluk; İstanbul Yılları
Varlık Yayınları Kuruluyor.
"Köy"den haber var.
Derginin,Yaşar Nabi'nin ifadesiyle edebiyatımızdaki önemi ve yerinin daha da artacağı, ikinci büyük atılım dönemi başlar. Şimdiye dek yapılan resmi yardımlar kesilince, Yaşar Nabi dergiyi Ankara'dan İstanbul'a taşır. Derginin Cağaloğlu'nda sabit mekâna kavuşmasıyla birlikte bir de Türk kültür hayatına tercüme ve telif eserlerle önemli katkıları olacak Varlık Yayınları kurulur. İlk basılan eser ise Cahit Sıtkı Tarancı'nın Otuz Beş Yaş adlı şiir kitabıdır.
Derginin bu yeni dönemdeki kültürel çerçevesini belirleyen en önemli etken, kapanmalarına karşı çıktığı Köy Enstitüleri olmuştur. Anadolu toprağının kültür mirasını evrensel boyutlarıyla değerlendirme ülküsüyle Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Mahmut Makal gibi Köy Enstitüleri'nde yetişmiş yazarlara yer verilir. Mahmut Makal'ın, Anadolu köylüsünün hayatını Batı'ya duyuracak olan Bizim Köy adlı eseri Varlık Yayınları tarafından bu dönemde yayımlanır.
Yaşar Nabi Nayır'ın özel ilgi duyduğu Panait Istirati'nin kitapları da ilk tercüme eserler arasındadır. Dostoyevski, Baudelaire, Çehov, Maupassant, Hemingway, Gogol, Daudet Varlık Yayınları'ndan çevirileri yayımlanmış dünya edebiyatının önemli isimleridir.
1950- Yeni Arayışlar
1950'li yıllar Varlık dergisinde farklı denemelere şahit oluruz. Zira bu dönemde Varlık Yayınları tarafından "Kitap Kulübü" kurulur. Dergide sinema ve müzik sayfaları açılır. Yine bu dönemde uzun soluklu olmasa da roman ve şiir armağanları düzenlenir. "Sait Faik Hikâye Armağanı"nın ilkini Tahsin Yücel kazanır. Dergi yine on beş günde bir yayımlanır.
1969- Sanat ve Fikir Dergisi Varlık
1 Nisan 1969'dan itibaren dergi yeniden ayda bir çıkmaya başlar. Jenerikte bu kez "sanat ve fikir dergisi" ifadesi yer alır.
Şiirde Necati Cumalı, Ziya Osman Saba, Oktay Rifat Horozcu, Melih Cevdet Anday, Cahit Sıtkı Tarancı, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Metin Eloğlu, Ülkü Tamer, Ahmet Muhip Dıranas, Ceyhun Atuf Kansu, Turgut Uyar, Tarık Dursun K, Gülten Akın, Attilâ İlhan, Talat Sait Halman, Cahit Külebi öne çıkan isimlerdir. Hikâyede ise Sait Faik Abasıyanık, İlhan Tarsus, Orhan Kemal, Tahsin Yücel, Bekir Sıtkı Kunt, Haldun Taner, Cengiz Dağcı, Tarık Dursun K., Ayşe Kilimci, Nazlı Eray dikkat çeker. Tercüme yazılar ise bu dönemde derginin "Dünyaya Açılan Pencere" başlığı altında yer bulur.
1981- Yaşar Nabi Nayır'ın Ardından
Disiplinler arası yaklaşımlar
Yaşar Nabi Nayır'ın rahatsızlığının arttığı son dönemlerde, derginin Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğü'nü 1 Ocak 1981'den itibaren Filiz Nayır üstlenir ve bu görevini günümüzde de sürdürmektedir. Varlık'ın 85 yılı aşkın süredir yayınlanmasında onun büyük rolü vardır.
Yaşar Nabi'nin ardından Konur Ertop'un yayın danışmanlığında yeni bir dönem başlar. Şubat 1983 ila Mayıs 1990 arasında Genel Yayın Yönetmeni olan Kemal Özer ile bu yenilikçi anlayışın geliştirildiği görülür.
Dergi, bu yeni döneminde her sayının bir konuya ayrıldığı bir biçim kazanır. "Şiirin Sorunları", "Gülmece", "Türk Romanı", "Günümüzde Atatürk ve Atatürkçülük", "Dergiciliğimiz" gibi dosya konuları tartışmaya açılır. Derginin şimdiye dek uzak durduğu bazı toplumcu-gerçekçi yazarlara bu yeni süreçte Varlık'ta yer verildiği görülür. İzzettin Dinamo, A. Kadir bu dönemin sivrilen yazarlarıdır.
Kemal Özer'in derginin yayın yönetmenliğini üstlendiği Şubat 1983'ten itibaren yayıncılık anlayışı "dinamizm" ve "etkin yayıncılık" olarak açıklanır. Disiplinler arası ilişkiler edebiyat temelinde ele alınmaya başlanır. Öte yandan fotoğraf, müzik ve sinema gibi alanlara yönelim artar. Bu süreçte dergide konudan bağımsız karikatürlerin yer aldığını da görürüz.
1980 sonrası kültürel iklimine uygun olarak "gerçekçilik" ve "yapısalcılık" kavramları tartışmaya açılır. Bu kavramsal zeminde müstehcenlik, savaş, din, estetik gibi farklı konular ele alınır.
Yine bu dönemde de Varlık'ın "edebiyatımıza yeni isimler kazandırma görevi" sürer; Akgün Akova, Sunay Akın gibi yeni isimler okuyucuyla buluşturulur.
1990- Yeni Bağlam: Güncel Siyaset
Yaşar Nabi Nayır'ın İzinde
Haziran 1990'dan itibaren derginin yönetimine Enver Ercan geçer. Dergi 1980'li yıllara göre güncel siyasete daha çok yer açmaya başlar. Bu bağlamda Refah Partisi'nin 1990'ların ortalarındaki yükselişi, 1996'daki 1 Mayıs olayları, Sivas Katliamı dergide geniş yer bulur.
Feminizm, tüketim kültürü, ütopya, küreselleşme, kimlik kavramı, simgecilik gibi çağın ruhuna uygun konular derginin yazılarına çerçeve oluşturmaya başlar. Ayrıca dergi sayfalarında faşizm, popüler kültür, sürgün, hapishane, annelik gibi başlıklar tartışmaya açılır.
Enver Ercan edebiyatın diğer disiplinlerle ilişkisini irdeleyen, şiiri, öyküyü, romanı çeşitli sanat dallarıyla buluşturmayı hedefleyen bir editördür. Varlık'ta edebiyat ve müzik, sinema, resim, hukuk, politika, kent sosyolojisi gibi alanlar arasındaki ilişkileri tartışan dosyalara yer verir. Bu kadarla da kalmaz, "Cumhuriyetin Sonu mu, Yeni Bir Cumhuriyet mi?", "Kültürler Arası Etkileşim Aracı Olarak Çeviri ve Çeviribilim", "Popüler Kültürde Aktif Tüketicilik ve Tüketim Kültürü", "Doğu Öğretilerine İlgi Postmodern Bir Kaçış mı, Benlik Arayışı mı?", "100 Temel Eser Gerçekten Temel Eserler mi?", "80. Yıldönümünde Gerçeküstücülük", "Edebiyat Cephesinden Ergenekon Davası ve Askeri Darbe Girişimleri" gibi konuları dergide tartışmaya açar.
Enver Ercan'ın Varlık yönetiminde dergide yer alan şair-yazar sayısı önemli ölçüde artar. Gültekin Emre, Özdemir İnce, Müslim Çelik, Enis Batur, Tuğrul Tanyol, Can Yücel, Arif Damar, Ahmet Telli, Hilmi Yavuz, Can Bahadır Yüce, Küçük İskender, Veysel Çolak, Orhan Duru, Cemil Kavukçu dönemin başta gelen yazarlarıdır.
2015- Enver Ercan'ın Ardından
"Yıldırımları Beklemek" adlı ilk şiiri Aralık 1999'da Varlık'ta Lâle Müldür tarafından "Ustaların Seçtikleri" köşesinde yayımlanan, 2003 Yaşar Nabi Şiir Ödülü'ne Suyu Bulandıran Şey dosyası ile değer görülen, Eylül 2003’ten beri yazıişleri kadrosunda çalışan Mehmet Erte, 2015 yılından itibaren derginin editörü olarak Varlık künyesinde yerini alır.
Son dönemde Medya Notları, Güncel Sanat, Sinema ve Edebiyat, Tiyatronun Köşetaşları gibi köşeler dergide dikkat çeker. Dosyalarda "Hayatta ve Edebiyatta Yıkılmamak: Kadın, Şiddet, Şiir", "Şiirin Anonimleşmesi", "60. Yılında 6-7 Eylül Olayları", "Platondan Günümüze Devlet İmgesi", "Olağanüstü Koşullarda Edebiyat, Sanat", "Post-gerçek", "Kültürel İktidar", "Prekarya", "Kentsel ve Kültürel Dönüşüm", "Sokağın Tekinsiz Sesleri", "Çocuklar İçin Felsefe", "Öteki Kimlikler ve Türkiye'nin Yas Tutan Mezar Taşları" gibi siyasi, kültürel konular tartışılır; Yaşar Kemal, Didem Madak, Sevgi Soysal, Kemal Özer, Arif Damar, Orhan Kemal gibi yazarlar odağa alınarak geniş çerçevede incelenir.
Varlık dergisi 85 yılı aşkın süredir Türk yazın hayatının lokomotiflerinden biri olmuştur. Bu serüvende Yaşar Nabi Nayır'ın ilkeli yayıncılık anlayışı güzergâhı belirleyen en önemli unsurdur. Fazıl Hüsnü Dağlarca "Varlık ve Yaşar Nabi" adlı makalesinde, "O adam tek başına eğitim bakanlığı yapmış sayılır. Sanımca Türk Edebiyatının bilinçaltı odur... Edebiyatın resmi çekilse Yaşar Nabi'nin portresi elde edilir," demiştir.
Varlık, kuruluşundan itibaren pek çok yeniliğe ev sahipliği yapar, dünyadaki yeni olguları, anlayışları Türkiye'ye taşır, hayatımızı etkileyen önemli meseleleri tartışmaya açar. Resim, tiyatro, müzik, güncel sanat, siyaset yazılarına yer verir. Eleştiri, kuram dergisidir aynı zamanda. Yeninin toplumdaki yerini belirlemeye, yeninin adresi olmaya çabalar.
Kültür dünyamızın gelişiminde önemli rol oynayan, edebiyatı Türkiye'nin güncel siyasi / toplumsal sorunlarından ayırmadan, sorgulayıcı ve dönüştürücü tanıklığını sürdüren, ana çizgisini yitirmeden dönemlere göre değişen, tarihi boyunca yeni kuşaklarla iletişimini hiçbir zaman koparmayan, onlardan güç alan bir dergidir Varlık. Türk edebiyatının hemen hemen tüm değerlerine sayfalarında yer açar. Birçok ünlü yazar ve şairin ilk yapıtları Varlık'ta yayımlanır.
Yazar ve eleştirmenler tarafından "bir yazın okulu", "edebiyatımızda bir köşe taşı", "yeni Türk edebiyatını yaratan dergi", "Cumhuriyet kültürünün sacayaklarından biri" olarak nitelendirilen Varlık, her ay edebiyat, kültür, toplum ya da siyaset gündeminden bir "özel dosya", usta kalemlerden yazı, öykü, şiirler; Güncel Sanat, Sinema ve Edebiyat, Şiir Günlüğü, Küresel Haberler, Yeni Şiirler/Öyküler arasında köşeleri ve kapsamlı bir Varlık Kitaplığı bölümü ile çıkıyor ve kültür dünyamızdaki belirleyici rolünü sürdürüyor.
YAŞAR NABİ NAYIR
1908 Üsküp doğumlu Yaşar Nabi Nayır, babasız geçen, savaşın eşlik ettiği çocukluk boyunca Üsküp- İstanbul arası mekik dokur. Önce Balkan Savaşı patlak verir, ardından I. Dünya Savaşı. Eğitim hayatı, hem bu savaş ortamından hem de bu sürekli göç halinden etkilenir. Önce İstanbul'da Torosyan Ermeni Okulu, ardından Üsküp'te İrfan Mektebi'nde din ağırlıklı kısacık bir eğitim ve sonrasında, "ilk özgür düşünce tohumlarını orada aldım" dediği Fransız Okulu. Bu ilköğretim çağı İstanbul'a son göç ile Galatasaray Lisesi'nde tamamlanır. Belki de bu çeşitlilik çocuk Yaşar Nabi'yi beslemiş, okuma sevgisinin perçinlemiştir. Kendisi bu durumu şöyle anlatmıştır; "İstanbul'da 9-10 yaşlarında bir yandan okula giderken, bir yandan da her hafta biriktirdiğim harçlığı köşe başındaki aktardan Nat Fin Kerton kitapları, çocuk dergileri almaya harcadım. Sünnet olduğum gün ne istediğimi sormuşlardı. Gazetelerde adlarını gördüğüm ne kadar dergi varsa -Yeni Mecmua ile Kadınlar Âlemi içinde- hepsinin son sayılarını istemiştim. Yatağımın üstü bir sürü dergi ile dolmuş, bu şölen bana acımı fazlasıyla unutturmuştu."
İlk şiiri 1926'da henüz ortaokul son sınıftayken Servet-i Fünun'da çıkar. Onu Sanat Mecmuası'nda yayımlanan şiirleri izler. 1928 yılında Serveti Fünun'da bir araya gelen altı arkadaşı ile birlikte Yedi Meşale'yi kurarlar. O dönem yeni harflerin kabulüyle okur-yazarlık oranının düştüğü bir zamandır ve dergi ancak sekiz sayı çıkabilir.
Yaşar Nabi Nayır yine de dergicilik adına pes etmez, Varlık dergisi için kafa yormaya başlar. Ankara'da Ufuk Apartmanı'nın kiralanmış tek odası Varlık dergisinin doğuşuna sahne olur. Yazılar orada bir araya getirilir, düzeltilir ve yayına hazırlanır.
Yaşar Nabi Nayır, dergiciliği ve yayıncılığı yanında Pen Yazarlar Birliği'nin Türkiye Başkanlığı'nı da yürütür. Pen Başkanı olarak yaptığı uluslararası kongre seyahatleri onun rutin yazın uğraşını biraz olsun renklendirir. Seyahat, Yaşar Nabi Nayır'ın bir başka merakıdır.
Koca bir ömre sığan yazın hayatında, Yaşar Nabi Nayır, Panait İstirati'ye özel hayranlığını anlatırken söylediği gibi, hiçbir sanatçıyı yalnız şu ya da bu düşüncenin, görüşün savunucusu olduğu için tutmuşluğu yoktur. Ama yapıtında insana yer veren, insanın insanlık yönünü önemseyen sanatçılara karşı özel bir sevgi duyduğunu saklamaz. Yaşar Nabi Nayır, çiçekleri de en az kitaplar kadar sever. Bir dönüme yaklaşan bahçesini kendi elleriyle çamlar, yemiş ağaçları ve çiçeklerle donatır.
Yaşar Nabi Nayır, 1979 yılında Türk kültürüne katkılarından dolayı Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü'ne layık görülür.
YAŞAR NABİ NAYIR GENÇLİK ÖDÜLLERİ
Varlık dergisi tüm serüveni boyunca genç edebiyatçıların yazın sahnesine çıktığı bir okul olmuştur. Daha önce bazen şiir, bazen öykü dalında birkaç kez verilen edebiyat ödülleri, Ocak 1991 tarihli 1000. sayı ile birlikte bir disiplin kazanır ve sürekli hale gelir. Edebiyatımıza yeni isimler kazandırma ülküsü ödüllere Gençlik Ödülleri adının verilmesine vesile olur. Öyle ki, 1000. sayıda şöyle denir: "İstiyorduk ki, seçici kurullarımızda genç arkadaşlarımızın ürünleri değerlendirilsin, edebiyat dünyasının kapısını 1000. sayı Gençlik Ödülleriyle aralasınlar." Bu ödülleri öykü dalında Sibel Türkmenoğlu, şiir dalında Altay Öktem almıştır.
VARLIK YAYINLARI
1946 yılında Varlık Yayınları'nı kuran Yaşar Nabi Nayır, derginin yanı sıra kitap yayıncılığını da sürdürdü. 1981 yılında vefatına kadar, 35 yıl, binin üzerinde telif ve çeviri eseri, son derece özenli bir yayıncılık anlayışıyla okur kitlesine kazandırdı. 1 liralık "Cep Kitapları" ile Türkiye'nin dört bir köşesine ulaşan yayınlar, okumayı sevdirme misyonunu yerine getirip Cumhuriyet kuşaklarının kültürel gelişimini besledi. Cahit Sıtkı Tarancı, Orhan Veli Kanık, Sait Faik Abasıyanık, Nurullah Ataç, Ziya Osman Saba, Oktay Akbal, Mahmut Makal, Necati Cumalı, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil, Cahit Külebi, Orhan Kemal, Haldun Taner, Tahsin Yücel gibi yazar ve şairlerin kitaplarını art arda yayımlarken; Batı edebiyatından da Dostoyevski, Turgenyev, Gogol, Kafka, Tolstoy, Steinbeck, Hemingway, Balzac, Malraux, Zola, Gide, Camus, Sartre gibi ünlü yazarların yüzlerce çevirisini ulaştırdı Türk okuruna.
Türk kültür hayatına yaptığı hizmetlerden dolayı 1979 yılında Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü'ne layık görülen Nayır'ın kurduğu yayıncılık geleneği bugün de devam ediyor. Varlık Yayınları geçmişte olduğu gibi günümüzde de, belli bir değer taşıyan eserleri topluma kazandırmak, okuru yeni imzalarla tanıştırmak işlevini sürdürüyor. Edebiyatın yanı sıra, düşün, kişisel gelişim ve bilim alanlarında da Türk okurunun bilinçlenmesine katkıda bulunacak yapıtları titizlikle yayımlama görevini yerine getiriyor.
VARLIK İÇİN NE DEDİLER
"Varlık, yeni Türk edebiyatını yaratan dergidir."
CEVDET KUDRET
"Yaşar Nabi dostlukları olduğu gibi, düşünce ve beğenileri de uzun sayılabilecek bir süre sınar, bir kez de inandı mı, gücünün tümüyle benimser, savunurdu. Dünyasını güç kuran, kurduktan sonra da bütün ayrıntılarıyla koruyan, gittikçe de pekiştiren bir aydın örneğiydi. Sanıyorum ki, kültür yaşamımızdaki büyük başarısının kökeni buradaydı. Büyük başarı deyimini ağzımın ucuna geliverdiği için, rasgele kullanmıyorum. Düşünmeli ki, yirmi yılı kapsayan bir sürede birkaç kuşağın tanınmasına, yerleşmesine o yardım etti. Gene ona yakın bir süre de ancak bir devlet kurumunun gücüyle geliştirilebilecek klasik bir kitaplığı, tek başına bir yayınevi olarak, duyarlı bir dikkatle oluşturdu."
SABAHATTİN KUDRET AKSAL
"Varlık'ın yirminci kuruluş yıldönümünü derin heyecanla kutlarım. Bu yıldönümü, biz edebiyatçılar için, yalnız, dinmek, gevşemek bilmeyen gayretlerinizle kazanılmış bir zaferin değil, edebiyat tarihimizde eşi geçmemiş bir büyük hadisenin de bayramıdır. Evet; fikrin ve ruhun bütün has mahsüllerine lakayıt, vurdumduymaz bir ammeye karşı, bundan yirmi yıl önce, elinizde tek silah olarak bu küçük dergiyle nasıl bir cidal açtığınızı ve muvaffakiyet merhalelerine doğru tek başınıza, adım adım, sessiz sessiz nasıl yürüyüp ilerlediğinizi pek iyi bilenlerdenim. Adı sanı yok bir avuç genç, sizin dayandığınız yegâne kuvvetti. Ne bir sermaye, ne de bir şöhret sahibinden zerrece yardım görmediniz. Varlık'ı, kendi varlığınız, kendi kanınız ve canınızla besleyerek –bir fukara babanın evladını büyütüp yetiştirişi gibi– bin mihnet ve meşakkat içinde bugünkü haline getirdiniz."
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
"Bir mecmuanın yirmi seneden beri okuru ve elinden geldiği kadar da yazarı olmak, sonra onun sahifelerini karıştırırken orada bir yirmi sene evvelinin yazını, bir on beş sene evvelinin baharını bulabilmek, bir eski sınıf arkadaşıyla buluşabilmek, muhakkak ki, hayatta büyük bir saadet, ne bileyim, doğup büyüdüğü evi, yıllarca okuduğu mektebi bir kere daha gezebilmek gibi bir şey, bunun için değil mi ki, Varlık koleksiyonlarına hayatın elimden almadığı bir hazine gibi bakıyorum."
ZİYA OSMAN SABA
"Büyük insanların ölümlerinden sonra yazılan satırlar onları gereğince değerlendirmeye yetmez. Nayır'ın tarihsel görevini derinlemesine incelemek gerek. Koşullar oluştuğunda elbette o da incelenecektir. Artık onun çok temiz, çok tutarlı, çok terbiyeli insan yüzünü göremeyeceğiz. Ama onun yarattığı koca bir yazın ve düşün yaşamının içinde olacağız. Birbirlerini izleyen kuşaklar bu yaşamın çok daha geliştiğini, çok daha büyük boyutlara vardığını görecekler. Demek ki Nayır'ı görecekler."
ORHAN HANÇERLİOĞLU
"Güle güle sevgili Nayır! Bugüne kadar çok yerde söyledimdi. Bir kez daha okuyucularımın önünde yineleyeyim: Cumhuriyet döneminin en başarılı, en inançlı Milli Eğitim Bakanı, Kültür Bakanı sendin! Hiçbir hükümetin başaramadığı bir hizmet gördün. Hele çok partili dönemin başlamasıyla, klasiklerin yayımlarının durdurulması, Tercüme Bürosunun yozlaştırılmasından sonra... 2000'i aşkın olumlu kitapla besledin yetişen kuşakları. Hiç kimsenin yüzüne bakmadığı yıllarda Cumhuriyetçi şairlerin, yazarların ocağı oldu dergin. Güle güle! Minnetle uğurluyoruz seni. Hep teşekkür borçluyuz sana. Senden sonra, hep seni anarak, Varlık'ı yaşatacağız..."
NECATİ CUMALI
"Ankara'da, yıllar önce Milli Eğitim Bakanlığı Yayım Müdürlüğü'nde yan yana odalarda çalıştık; ne zaman kapısını açsam, yazılara eğilmiş bulurdum onu. Sonra evine de giderdik haftanın Perşembe akşamları; ressam Malik Aksel, Rus öykülerinin az bulunur çevirmenlerinden Gaffar Güney orada olurdu. Ulus gazetesinde çalışırken ziyaretine gitmiştim! Üç yeni ozanla yapacağı röportajın sorularını vermişti bana. İlk şiirim, 1936'da Varlık'ta çıkmıştır. O şiirin adı "Ukde"dir. Yaşar Nabi Nayır, bizi okura tanıtan bir yazı da yazmıştı dergide. Sonra yıllarca Varlık'a "Ankara Mektupları" yazdım. Dilerim hep sürsün o dergi."
MELİH CEVDET ANDAY
"1946'da Otuz Beş Yaş'la başlayan Varlık Yayınları'nın 12. kitabı idi Bizim Köy. Yüzcek tanışmıyorduk Yaşar Nabi ile. Köy sorunlarının çözümüne değinen bir önsöz yazmamı istedi benden. Ne bunu becerebilirdim ne de önsözü severdim. Bağışlanmamı diledim. Önsözü kendisi yazdı. Bunda, Bizim Köy'ün köyde doğup büyümüş bir köylü çocuğu tarafından yazıldığını, büyük değerinin buradan geldiğini belirtiyor ve şöyle diyordu: Bizim Köy'ün, bir edebi eser gibi değil, köylerin kalkınması uğrunda yazılmış bir rapor, hatta bir ithamname gibi okunması gerekir..."
MAHMUT MAKAL
"Otuz beş yıldır tanıyorum Nayır'ı. İlk kitaplarımı o bastı. Dergisinin sürekli yazarlarından biriydim. Yıllar boyu hiçbir anlaşmazlığa düşmeden dostluk ettik. Birlikte uzun yolculuklara çıktık. Uluslararası toplantılara katıldık. Binlerce anı var. Binlerce izlenim... Yaşar Nabi, kuşağımın tüm yazarlarının yaşamına karışmış bir kişi. Böyle birini kısacık bir yazıda anlatmak, tanıtmak olacak iş mi? Hem ne demek Nayır'ı tanıtmak? Gereği var mı? Türk ekinine damgasını basmış bir kişi o. Bir anıt... Yayıncı olarak iki bin cilde, kırk sekiz yıllık Varlık koleksiyonuna, yazdığı nice nice yapıta dayanır bu anıt..."
OKTAY AKBAL
"Fikir ve sanat sahalarında kendilerinden en iyi iş beklenecek kimseler mangaya girmeye, kumanda ile yürümeye ve renksiz ipek tırtılları gibi, kendi küçük âlemlerinin şefi ve diktatörü olarak kendi kozalarını örmeye bırakılmaya muhtaçtırlar. Böyleleri için Varlık uzun yıllar, dışarıdaki havaya karşı sessiz sedasız bir sığınak hizmeti görmüştür. Hatta inkılâbın en iyi mahsullerini korumak yoluyla, bir bakıma, inkılâbı inkılâba karşı savunmuştur da denebilir."
REŞAT NURİ GÜNTEKİN
"Sadece bir edebiyat, sanat dergisi midir Varlık? Hayır, devrim sözünün kapsadığı bütün konulara dokunur, toplumun yeniden kuruluşunda elinden geldiğince yararlığı olmasını diler. Bir edebiyat dergisi... Evet, ama sözün en geniş anlamıyla edebiyat, oyunla yetinmeyip kafanın gelişmesine, toplumun ilerlemesine özenen edebiyat."
NURULLAH ATAÇ
"Başta büyük kurucusu Yaşar Nabi Nayır olmak üzere, Varlık yazarlarının ve ozanlarının ülke sorunlarını kendi sorunları olarak görmeleri, Atatürk ilkelerini, özgürlüğü, bağımsızlığı, eşitliği savunmalarıdır. Bunun sonucu olarak, Yaşar Nabi'nin siyasal yazıları büyük bir toplama ulaşır, bu yazıların büyük çoğunluğu da yazıldıkları dönemin tutucu yönetimlerinin eleştirisidir. Ataç'tan Makal'a birçok Varlık yazarı, Dağlarca'dan Kansu'ya birçok Varlık ozanı da aynı yolu izler. Varlık'ın bir başka özelliği de aynı zamanda dünyaya ve dünya yazınına açılmış bir pencere olmasıdır. Hem örnekler, hem yorumlar aracılığıyla yazın olgusunun özünü kavramamıza yardımcı olur."
TAHSİN YÜCEL
"Genel bir gözlemle (yine kuşkusuz incelenip daha ayrıntılı sonuçlara varılabilir) bu dönemde Varlık'ın kendi süreci içinde, amaçlananlara ulaşılarak konum değiştirdiğini, hem satış hem etkililik açısından bir yükseliş yaşadığını düşünüyorum. 12 Eylül sonrasının gündeme getirdikleri karşısında sözü olan, bu sözü etkili biçimde söyleyen bir konuma geldiği gibi, özel sayılar (bölümler, dosyalar) yoluyla gündemi kendinin belirlediği, emeğe saygı bölümlerinde konu edilen yazarları toplantılar düzenleyerek de kamuoyuna sunduğu dinamik bir dönem yaşadığı söylenebilir."
KEMAL ÖZER
"Varlık, Türkiye'deki en uzun ömürlü edebiyat dergisi olmayı başarabilmiştir. Bunda elbette Yaşar Nabi Bey'in yaşadığı dönemde, gerek önceki kuşağın gerek onu izleyen kuşağın edebiyat insanlarına yönelik dikkatinin büyük rolü olmuştur. Dönemin yayına devam edebilen en önemli dergisiydi ve pek çok yazarı bünyesinde barındırmayı başarmıştı. Örneğin Atillâ İlhan'ın yetiştiği yıllarda Varlık dergisi İlhan'ı ciddi biçimde desteklemişti; bütün görüşlerini benimsiyor olmasa bile. İlhan'daki edebiyatçı potansiyelini görmüş ve onu devreye sokmuştur. Abbas Yolcu'nun yazıları da ilk defa bu dergide görüldü. Değişmekte olan edebiyatı sezen bir dergiydi diyebiliriz. Salâh Birsel, Necati Cumalı, Sabahattin Kudret Aksal'lar hep o dergiden yetişti; hatta başlangıcına, 1930'lara dönersek, Orhan Veli'nin ilk kitabına kaynaklık eden "Garip" adlı yazısı da Varlık dergisinde 1939 yılında tefrika edilmişti. Dolayısıyla Varlık, gelişmekte olan edebiyatı yakından izledi. Belki modernist bir edebiyat anlayışına çok bitişik değildi, ama bu eğilimlere her zaman ilgi duymuştur ve deneysel edebiyata da elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışmıştır."
AHMET OKTAY
"Varlık dergisi çağdaş Türk edebiyatımız için bir anıttır. En uzun ömürlü bir dergi olması sebebiyle değil, her dönemde edebiyatımıza yeni ve değerli yazarlar kazandırmış olması dolayısıyla..."
SELİM İLERİ
"Varlık yıllarca belli başlı yazarları çevresinde toplamayı başarmıştır. Dergi nerdeyse üç kuşağın kendini geliştirip var ettiği bir edebiyat okulu oldu. Okur, Varlık sayfalarında nice edebiyat akımlarına, siyasal yansımalara, duyulmadık adların ad yapmasına tanıklık etti." ADNAN BİNYAZAR "Türkiye cumhuriyetinin, yeni kültürünün, modern fikir ve edebiyat anlayışının dergisidir o. Edebiyat dergisidir ama bir dünya görüşünün izdüşümündeki yapıtları yayınlamıştır. Varlık dergisi ile yayınlarını bir arada düşünmek gerekir. Yayın tarihinde ilklerin dergisidir."
DOĞAN HIZLAN
"Varlık'ın 75. yılı Temmuz sayısı. Ne müthiş bir şey. Cumhuriyet'in bile o kadar kesintiye uğradığı bir ülkede 75 yıldır yayımlanan bir kültür ve edebiyat dergisi. Dünya çapında bir olay değilse bu, nedir? Gerçekten de Varlık artık insanlığın ortak kültür birikiminin bir önemli kaynağı."
HASAN BÜLENT KAHRAMAN
"Edebiyatımızda dergiler her zaman önemli olmuştur. Varlık dergisinin 75. yılını kutlaması da sanırım benzerini gelecekte de bulamayacağımız bir edebiyat olayı. Demek ki ben de ilk gençlik yıllarımdan başlayarak, bu sürenin tam yarısı kadar uzun bir zamandan beri Varlık okuruyum. Edebiyatımızın çeşitli dönemlerindeki değişimi anlamak için Varlık'tan daha anlamlı bir kaynak var mı? Umarım bir sorunla karşılaşmaz da, gelecek kuşakların da okuduğu bir dergi olarak yaşamını sürdürür Varlık."
SEMİH GÜMÜŞ
"Varlık merkezî ve popüler bir dergi olmayı sürdürürken muhalif, ayrıksı, akademik bir dergi kimliği de kazandı. Siyasetin ve edebiyatın gündemini takip eden dosyalarıyla ilgi topladı."
NİLAY ÖZER
"Tarihi onar, yirmişer, ellişer yıllık bölümlere ayrılan, her birinde sistemli şekilde hafızası silinen, sanat, edebiyat bir yana, ne ekonomik, ne siyasi anlamda sürekliliği bulunan bir toplumun edebî hafızası olmayı başarmış yegâne dergidir Varlık."
ALTAY ÖKTEM
"Türkiye'nin neresinde olursa olsun, edebiyata nerede başlarsa başlasın herhalde son 85 yıl içinde Varlık ile yolu bir şekilde kesişmeyen şair yoktur. Varsa da bunu olağanüstü bir durum olarak görmek gerekir."
BÂKİ AYHAN T.
"Varlık, benim daha yakından takip ettiğim otuz yılı aşkın süre boyunca güncel tartışmalara, siyasi konulara, toplumsal gelişmelere hiçbir zaman uzak durmamış, edebiyat ve kültür dünyasının bu konularda da söz söylemesi gerektiğini savunmuştur. Aynı biçimde edebiyatın felsefe, dilbilim, toplumbilim gibi farklı disiplinlerle arasındaki bağının araştırılmasını da önemsenmiştir. Varlık siyasi veçhesi de olan tartışmalarda özgürlükçü ve çoğulcu bir tutum almaya çalışmış, farklı seslere yer vermiştir. Baskıcı, özgürlükleri kısıtlama yanlısı, eşitlik karşıtı eğilimlereyse hep karşı durmuştur."
BEHÇET ÇELİK
"2007 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü'nü almak günün birinde iyi bir yazar olma fantezilerimi gerçekçi bir umuda dönüştürmüştü. Kaldı ki fanteziden umuda geçiş yaparken yalnız da değildim. Sonuçta mesele yalnızca yazmak değil okunmak ve takdir edilmekti de ve ödül, hiç kuşkusuz, öykü jürisi tarafından –hem de koskoca Varlık dergisinin jürisiydi bu– okunduğum, takdir edildiğim ve onlara göre de bir miktar umut vaat ettiğim anlamına geliyordu."
BİRGÜL OĞUZ
"Varlık dergisinin merkezde olup herkese eşit mesafede durması, kucaklayıcı olması, farklı yeteneklere kapısını açması onu daha da önemli kılıyor. Özellikle de bugün. Bu, edebiyatta, sanatta bütünü gözetmesi anlamına da geliyor. Varlık, seksen beş yıldır bir çınar gibi ayakta, genç ve dinamik."
DENİZ DURUKAN
"Varlık dergisi, (...) düzeyinden asla ödün vermeden, farklı görüşler arasında bir iletişim ve tartışma ortamı olmayı sürdürerek, kanımca, hem demokratik tutuma bir örnek oluşturdu, hem düşünce özgürlüğünün gelişmesine katkıda bulundu. Fildişi kule kimliğine asla özenmedi; ‘Cumartesi Anneleri'nden, anayasa değişikliklerine kadar can yakıcı tüm güncel sorunlarla düşünsel boyutta ilgilendi."
ERENDİZ ATASÜ
"Varlık'ın Nisan 1982 tarihli 895. sayısında Konur Ertop'un benimle yaptığı bir söyleşi yayımlanmış. Konur Ertop, Varlık'ın yayın yönetmeni o sırada. Ben de Akademi Kitabevi Öykü Ödülü'nü kazanmışım. Konur Ertop Varlık'ın Cağaloğlu'ndaki bürosuna davet etmiş beni. Heyecandan içim içime sığmıyor. Bir arkadaşımla gidiyoruz. İzmir'de yaşıyorum o zaman. Daha sonra Buca Eğitim Fakültesi adını alacak olan yüksek öğretmen okulunda hocayım. ‘Kendinizi tanıtır mısınız?' ile başlayan, daha çok ödüllerin işlevi ve yazar - okur ilişkisi üzerinde duran bir söyleşi yapıyoruz. Sonrasında derginin yayımlanmasını beklemek daha büyük bir heyecan. Kolay değil. Adımı ilk kez Varlık'ta göreceğim. Yeniden ödül kazanmak gibi bir şey..."
FEYZA HEPÇİLİNGİRLER
"Varlık dergisinin 85 yıldır gençlerle kurduğu bağı, kimsenin duyamayacağı sesleri duyurabilmesi ve bu seslerin dalga dalga yayılmasını sağlaması açısından çok kıymetli buluyorum."
GAMZE ARSLAN
"Yarın ne olur, bilemeyiz. Ancak şurası kesin ki, yüksek edebiyatın son okuru ölene dek Varlık dergisi ülkenin en kritik edebiyat noktası olmayı sürdürecek. Varlık, belki de, iyi edebiyat yapma tutkusuyla yola çıkan genç edebiyatçıların iradesiyle varlığını sürdürecek."
GÜLCE BAŞER
"Varlık, denilebilirse, okuma sürecimin ilk sorular girdabıdır, yazı hayatımın da bitmek bilmeyen ünlemler, heyecanlar silsilesi. Hâlâ, evet."
HÜSEYİN FERHAD
"1977'de Manisa'da öğretmendim. Bir yandan da ilk öykülerimi yazıyordum. İlk iki öykümü Varlık'a gönderdim. Çok geçmeden de Yaşar Nabi'den bir mektup aldım. 30.3.1977 tarihli, yarım dosya kâğıdına daktiloyla yazılmış mektupta bekletmeden okuduğu öyküm için ‘Büyük başarı' sıfatını kullanıyor, uzun zamandır bu türde çalışmış olanlara özgü bir olgunluk ve güçle, gerçek bir sanatçıyla karşılaştığını söylüyordu. Öykümü sırayı bozarak hemen, Mayıs sayısında yayımlayacaktı. Mektubunu, ‘Umarım ki edebiyat dünyamıza yeni bir usta hikâyeci, hatta neden olmasın, bir üstün romancı kazandırırsınız. Bence bu güç sizde var. Yeni başarılarınızı dikkatle izleyeceğim,' diye bitirmişti. Varlık, sayısız yazarın yetiştiği bir edebiyat okulu, Yaşar Nabi o okulun ordinaryüs profesörüydü. Pek çok has yazarımızı keşfetmiş, ilk eserlerini yayımlamış önemli bir edebiyat adamı ve yayıncının Anadolu'da yaşayan, adı sanı duyulmamış bir genç yazara gösterdiği ilgi beni çok duygulandırdı. Bu edebiyata duyulan yoğun sevgiden doğan olağanüstü bir destek ve yüreklendirmeydi."
İNCİ ARAL
"Bütün olarak bakıldığında Varlık'sız bir çağdaş Türk edebiyatı tarihi yazılamayacağı açıkça görülür."
MEHMET CAN DOĞAN
"Gördüğüm kadarıyla Varlık dergisi yalnızca bana değil, çıkışı nerede ve hangi dergide olursa olsun her edebiyatçı ve şaire büyük katkısı olan merkez bir dergi. Varlığı artık yaşadığımız topraklarda soluk alıp veren kültür dünyamızın derinliklerine işlemiş durumda."
METİN CENGİZ
"Varlık, ilk sayıdan bu yana ‘yenilik'lerin dergisi olma iddiasını ve işlevini sürdürme gayretiyle kültür dünyamızdaki önemini korumaktadır hâlâ. Okura ulaştığı müddetçe de bundan vazgeçmeyecek gibi..."
MURAT BATMANKAYA
"15 Temmuz 1933'ten bu yana 85 yıl geçmiş. Edebiyat ve sanat alanlarında elbette çok yol katedildi. Yüzlerce dergi çıkarıldı, yüzlercesi de belirli bir süre yaşadı ve sonra veda etti. Ama Varlık ilginç bir şekilde bir kutup yıldızı gibi varlığını hep sürdürdü. Sadece bu bile kendi başına çok önemlidir. Çünkü artık büyük bir Varlık külliyatı oluşmuştur. Dergiler edebiyatın en canlı dokularıdır, her zaman dile getirilir bu düşünce. Doğru ama eksik bir düşünce. Dergiler aynı zamanda edebiyat hayatının seyir defterini de tutarlar, bir zamanlar Yaşar Nabi'nin Varlık Yıllıklarında yaptığı gibi... Ancak seçilip derlenmiş bir yıllıktan fazlası vardır o dergilerin sayfaları arasında. Bunca zaman edebiyat alanında neler tartışıldı, hangi konular nasıl ele alındı, kimler görüldü, kimler atlandı, edebiyat hangi etkilere açıldı, hangilerine kapalı kaldı, yazarlar nasıl doğdu, gelişti, olgunlaştı, Varlık dergisinin kararlı yayıncılığı sonucunda tüm bunların kaydının tutulduğu bir arşiv ortaya çıktı. Şu anda Varlık dergisi aboneleri internet üzerinden eski sayılarının tümüne ulaşabiliyor. Zamanda yolculuk yapmak gibi zevkli ve heyecanlı bir uğraş eski sayıların sayfalarında gezinmek. Eleştirmenlerin, edebiyat tarihçilerinin ve sosyologlarının Cumhuriyet tarihinin edebiyat ve sanat belleği niteliğindeki bu arşiv malzemesi üzerinde çalışarak son derece zengin tezler ortaya çıkaracaklarına inanıyorum."
MURAT GÜLSOY
"Rüştünü ispat etmiş şehirlerdir saat kulesi olanlar. Bütün saatler bozuk olabilir, durabilir, umursamayız ama kuledeki saatin ileri gitmesine, geri kalmasına, hele hele durmasına hiç katlanamayız. Ayrıca kendi saatlerimiz doğru olsa da gözümüz oraya gider, zamandan emin olmak isteriz. Saat kuleleri aynı zamanda buluşma, tanışma yerleridir. Gölgesinde kimseyi beklemeseniz de yalnızlığınızı giderir. Varlık da edebiyatımızın böyle bir simgesidir. Orada çıkan öykümle yazarlığım "resmiyet" kazandı. Edebiyat ortamının kokusunu duyduğum, yayıncılık eğitimi gördüğüm, az zamanda çok şey öğrendiğim, pek çok şairi, yazarı tanıdığım bir yerdi."
MURAT YALÇIN
"Varlık, edebiyatın bir köşesinden tutan her insanın hayatına bir şekilde giriveren, ‘hep orada olduğunu' bildiğimiz eski bir dosttur. İlk öykü, ilk şiir ya da ilk yazısı Varlık'ta çıkmış birinin bundan gururla bahsetmediğini hiç duymadım. Kariyerinin başında yazar adayları için bir onay mekanizması olmasındandır bu belki, çünkü kurulduğundan bu yana Varlık'tan kimlerin gelip geçtiğini biliriz. Anamız ya da babamız saydığımız yazarlarla aynı yayında, benzer sayfalarda yer almak, vakti zamanında onların geçtiği yollardan geçiyor olmak heyecanı diri tutar. Varlık, bir şeyin parçası olmaktır, rolleri net çizilmemiş bir ailenin ya da sınırı belirlenmemiş bir dostlar grubunun."
NAZLI KARABIYIKOĞLU
"Bir edebiyat ve kültür dergisi olarak Varlık Türkiye'deki dergilerin ömrüne bakıldığında bereketli ve uzun sayılabilecek yaşam süresinde edebiyat ve kültürün içinde üretildiği yer ve zamanın karakterine özen göstermiş ve dikkatini esirgememiş bir dergi kimliğine sahiptir."
NİLGÜN TUTAL
"Belki kulağa klişe gelecek ama köklü dergiler yazarlar için bir okul işlevi görüyor. Varlık da bana öncelikle yalnızca okuruyken ve sonraları sayfalarında öykülerimin yer almasını isterken epey yol katettirdi."
PELİN BUZLUK
"Varlık Yayınları'nda sekiz kitabım yayınlandı. Varlık dergisinde yaklaşık kırk yıldır şiir ve yazı yayınlıyorum. Açıkça belirtmeliyim ki, her zaman, yayınevinin ve derginin arkasında hiçbir banka, holding ya da siyasal bir gücün olmadığını bilmenin vicdan rahatlığı içinde oldum. Yanlış anlaşılmasın, elbette bir yayınevinin arkasında yayıncılık dışı faaliyet gösteren bir finans kaynağı olabilir. Ama ben kendi adıma hep ‘yayıncılık, yayıncının işidir' diye düşünmüşümdür. Ayrıca Varlık Yayınları'nın ve dergisinin ideolojik yelpazesinin başlangıcındaki açısından pek şaştığını söylemek haksızlık olacağı gibi, daha da genişlettiğini söylemek doğru olur. Elbette kendini teknik olarak gelişen zamana uydurmasını bilen dergi, içerik olarak da belli bir dinamizmin, belli bir organik yapılanmanın gerisine düşmemiştir. Bir kültür dergisi olarak Varlık, toplumsal sorumluluğunu olabildiğince yüksek düzeyde gerçekleştirmiş, edebiyat ve kültür sanat yaşamımıza önemli entelektüeller, sanatçılar kazandırmıştır."
SALİH BOLAT
"Nicedir Varlık dergisinin temmuz sayısında, Selçuk Altun'un bir şükran ilanı yayımlanır. Bu yılınkinde, ‘54 yıldır okuma tutkumu ateşleyen VARLIK 85 yaşında! Yaşar Nabi başta olmak üzere, onu var edenlere teşekkürlerimi sunuyorum... Selçuk Altun, Okuryazar' duygusu yer alacak."
SELÇUK ALTUN
"Varlık benim için, sevdiklerimi okumak için olduğu kadar sevdiklerimin beni okuması için de bir fırsat oldu. Bir de, ilk cesaret..."
SERAY ŞAHİNER
"Varlık demek benim için önce bir edebiyatçı olmak demek. Yazı insanı, yazı dünyasından, mürekkep yutmuş, meşgalesi yazın, yazınla hemhâl olanlardan. Babıâli demek, Cağaloğlu demek, dergicilik demek, geleneğe bağlanmak ve geleneğe kendi meşrebimce yeniliği taşıyabileceğim bir kanal bulduğuma, bana bir platform verildiğine inanmak demek. En güzeli de, pek çokları için ne demekse benim için de o demek, ve bu ortaklığın da tadı demek."
SÜREYYYA EVREN
"1990 kışıdır... Berlin Duvarı henüz yıkılmış, güzelim Yugoslavya dağıldı dağılacak, internetin bilinçlerimizi birbirine bağlamasına az kalmış. Kıyamet alâmetleriyle yeni bir çağ heyecanının buluştuğu, siberpunk bir atmosfer. Gelecekten habersiz bir delikanlı, Taksim-Eminönü otobüsünden iniyor: Sırtında kışın şerrinden korumayan mont, koltuğunun altında içinde şiirler olan dosya. İstikamet, Varlık'ın Cağaloğlu yokuşunun ortasındaki yazı işleri... Cebinde, üzeri Varlık amblemli zarf. Zarfı sonbaharda yatılı okula döndüğünde, Galatasaray Lisesi'nin emektarı Ayı Ramo'dan aldı. Mektup yayın yönetmeni Enver Ercan imzalı. Antetli kâğıda ve kan kırmızısı mürekkeple: ‘Şiirleriniz belli bir düzeyin üzerinde. Başka şiirleriniz de varsa gelin, görüşelim.'"
TUNA KİREMİTÇİ